17 Kasım 2011 Perşembe

Arapsaçı


Tamamlanmakta olan salonu ile birlikte son dönemlerde Avrupa'nın kısa sürede muazzam bir gelişme gösteren organizasyonlarından biri olan Fenerbahçe Ülker'in geçen sene şanssız bir biçimde final fouru kaçırmış olmasının ardından bu sezonun başında ben dahil herkes oturmuş bu düzenin üzerine birkaç tuğla daha koyup hedeflenen nokta için gerekli hamlelerin yapılacağını bekliyordu. Ancak kadroya dahil edilen elemanların (Gist ve Jerrels'ın) sarı lacivertlileri istenen noktaya ulaştırmakta zorlanacağını hatta yetmeyeceğini gördük. Takımın esas ihtiyacının tam anlamıyla bir guard ve skor yükünü çekebilecek istikrarlı bir uzun olduğu belli iken gidip bir Anadolu futbol takımının kadrosuna toplu imza şovla dahil ettiği Brezilyalılardan farksız oyuncular ile anlaşmaları Fenerbahçe'nin hedefleri konusunda beni şüpheye düşürmedi değil. Tamam futbol takımının sezon başında yaşadığı çalkantılı süreç sonrası maddi olarak etkilenmiş olması belki de onları bu yola sokmuş olabilir ama gidip final four için hiçbir katkı sağlamayacak günlük performansları ile iş yapmaya çalışmış istikrarsız iki Amerikalı yerine adamakıllı hamleler bekliyor insan yinede... Transferlerden Thabo Sefolosha'da olmasa başarılı olarak nitelendirilecek hamlesi yok ekibin. Son anda o da kadroya katılmasa ne olurdu Fener'in hali meçhul (!). Şimdi Gist ve Jerrels'a çok acımasız davrandığımı düşünenler olabilir ama benim onların yeteneklerine olan saygım sonsuz. Eleştrim takımın kimyasına uymadıkları yönünde. Hem Gist hem Jerrels'ın atletik yetenek ve çabukluklarına lafım yok ama bu elemanlar basketbolu akıllarıyla oynamıyor. Takım geçen seneki karakterini kaybetmiş gibi. Aydın Örs ile birlikte genlerine nakşedilmiş olan 'savunma ile varolma' mentalitesinin bu sezonla beraber tam anlamıyla uygulandığını düşünmüyorum. Bu sezonki düşüşün en büyük sebebide bu sorun. Ayrıca Bojan Bogdanovic'in transferi sonrası takımın ruhu, kalbi olan Ömer Onan'ın performansında düşüşe sebep olduğu kanısındayım. Her geçen sene gençleşmiyor kaptan ama bu transfer sonrası biraz olsun gölgede kaldığı da bir gerçek. Takımın tek kurtuluş yolu savunmadan geçiyor. Sadece  bu yolla takıma dahil olan bu yanlış transferlerin defosu bir ölçüde kapatılabilir. Reçete belli; Ömer ve Mirsad ruhani liderliğe son sürat devam etmeli (Ömer, Bogdanovic'ten fırsat buldukça yine takımı sürüklemeli), Emir'e yeteneklerini sergileyecek ortam yaratılmalı (şişkin rotasyona rağmen),Vidmar pamuklara sarılmalı çünkü savunmada yaptıklarına büyük ihtiyaç duyuluyor (bkz. geçen sezon sakatlandı ve herşey tersine döndü). Takımdaki Hırvat cemaatine gelince, Ukic'in tam anlamıyla bir lider olmamasına rağmen deliciliği ve alternatifsiz olması onun yerini garantiliyor. Tomas şuan sakat fakat takım düzeni içinde fazla sırıtmayan tipte bir eleman. Bogdanovic'e gelince ise şapkasını önüne alıp düşünmeli Spahija. Yetenek olarak kusursuz bir skorer ama o geldikten sonra Ömer'in performansının düştüğünü görmekteyiz. Spahija için karar vakti geldi çattı. Ya takımın kalbiyle oynamasına izin verip savunmayı rakibine dikte edecek ve Bogdanovic'i kesecek ya da bu genç skorere direksiyonu emanet edip bu gidişle koltuğunu kaybedecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder